Nerede bu Kozumel ?
Kozumel Meksika`nın en büyük adası. Karayiplerin batı ucunda.
Küba`ya uzaktan bakıyor. Yaklaşık 50 km
uzunluğunda 20 km genişliğinde. Hemen yanındaki Yucatan yarımadasıyla birlikte,
tarih boyunca Maya uygarlığının
önemli merkezlerinden biri olmuş. Maya kültürüne, bereket ve doğumun sembolü olan ay tanrıçası
Ixchel`in adası olarak geçmiş. Yüzyıllar
boyunca ana karadaki Maya kadınları,
tapınakları ziyaret için Ada`ya akın etmişler. Ancak İspanyolların
Maya uygarlığını yok eden altın arayışı Kozumel`in
de sonu olmuş. Rivayete göre, Ada nüfusu 1500`lerin ortalarında 40 binden 300`e
düşmüş. Neyse tarihi daha fazla
kurcalayıp İspanyolları küstürmeyelim. İlgi alanımız olan Adanın sualtı dünyası
1961 yılında Jack Cousteau tarafından
keşfedilmiş ve Dünya`ya tanıtılmış. 1990`ların
sonuna doğru da Kozumel Karayiplerin en popüler dalış noktalarından biri haline gelmiş. Bugün, Kozumel`in
dalgıçları mıknatıs gibi çeken özelliği sadece
sualtındaki zengin canlı yaşamı değil. Ada`nın dünyadaki en iyi akıntı dalışı (drift diving) yapılan yerlerinden biri olması. Bu nedenle Kozumel`de dalış bir bakıma kanatsız uçmak gibi.
Nasıl ve Nerede Dalınıyor ?
Kozumel`in iki kıyısı var.
Amerika Kıtasına bakan kıyıda deniz
genelde dalgasız ve durgun. Ada`da
40`ın üzerindeki dalış noktasının
tamamı, bu kıyıya paralel uzanan açıktaki mercan resifleri üzerinde. Ada`daki
yerleşim de bu kıyı boyunca. Ada`nın
Okyanusa bakan kıyısı bakir. Elektrik dahi henüz gitmemiş. Sürekli rüzgarı ve büyük dalgaları nedeniyle bu kıyı
dalgıçlardan ziyade sörfçüler için. Ada`da 50`yi aşkın dalış merkezi var. Sokakta yürürken, restorandan çok dalış
merkeziyle karşılaşmak mümkün. Dalış merkezleri genelde sabah ve öğleden sonra
olmak üzere günde iki defa denize çıkıyorlar.
Kullandıkları tekneler bizdekiler
gibi keyif yapmaya ve sefa sürmeye pek uygun değil. Dalışlar için, güçleri 100-250 beygir arasında değişen, tek veya çift motorlu küçük tekneler kullanılıyor.
Bu nedenle teknelerde dalıcı sayısı 8`i pek geçmiyor. Akınıtı dalışı yapıldığı için tekneler
dalgıçları yüzeyden takip ediyor. Tekneye geri dönmek zahmeti yok. Dalışın
sonuna doğru, dalış rehberi kaptanı
uyarmak için yüzeye işaret şamandırası
gönderiyor. Herkes çıkınca, tekne
dalgıçları topluyor.
Ne zaman gittik ? - Nasıl
ve Kimlerle Daldık ?
Kozumel`in en çok rağbet edilen dönemi kış ayları. Bunun nedeni
yaz aylarının sıcak ve yağmurlu
geçmesi ve Karayiplerde fırtına (hurricane) sezonuna denk gelmesi. Böyle bir fırtınaya yakalanılırsa, ya otel odasında ya da bir kurtarma
merkezinde mahsur kalınıyormuş. Buna
rağmen biz şansımızı deneyelim dedik ve Kozumel`e Temmuz başında gittik. Ada`ya ayak bastığımızda, hava sıcaklığı 30
derecenin üstünde olmasına rağmen,
bardaktan boşalırcasına yağmur
yağıyordu. Meğerse bunlar kısa süreli
tropik yağmurlarmış. Otele vardığımızda
yağmur devam etmesine rağmen deniz çarşaf gibiydi. Fırsat bilip, kendimizi suya attık.
Akşama doğru, Otel lobisinde hangi dalış merkezini ayarlasak
diye düşünürken, Lane ve Gordon adlı iki
Amerikalı dalgıçla tanıstık. Lane, PADI eğitmen ve sualtı arkeologu. Bodrum
Müzesinde de bir dönem çalışmış. Gordon ise reklamcı. Aileleriyle birlikte Kozumel`e
gelmişler. Muhabbet koyulaşınca,
birlikte dalmaya karar verdik.
Ertesi sabah kalktığımızda moralimiz bozuldu. Yağmur devam
ediyordu. Hani bunlar kısa süreli tropik
yağmurlardı ? Hanımlar biz bu havada dalmayız diyince, Beyler yılmadı. Lane, Gordon ve ben dalış
merkezinin yolunu tuttuk. Dalış merkezimin ismi
“Dive With Martin” idi. Martin
Meksikalı. Kozumel`in eskilerinden. Beş
küçük teknesi var. Saat gibi işleyen bir düzen kurmuş.
Seviyelerine göre dalgıçları ayırıp,
kalabalık olmayan gruplar halinde dalışa götürüyor. Martin`le tanışıp, gerekli formları
doldurduktan ve imzaları attıktan sonra
dalışa hazırdım. Ancak yağmur devam
ediyordu. Üstelik rüzgar da başlamıştı.
Martin bize David isminde 25
yaşında bir dalış rehberi verdi. Böylece dört kişilik bir ekip oluşturduk. Zaten o gün etrafta
bizden başka dalgıç da gözükmüyordu. David,
hava kötü olduğu için, açıkta
akıntı dalışı yapmanın güvenli
olmayacağını söyleyerek, batık dalışı teklif etti. Memnuniyetle kabul ettik.
Dalacağımız batığın
“Felipe Xicotencatl” ya da kısa adıyla C-53 olduğunu öğrendik. Meksika Deniz
Kuvvetlerinin 1962 yılında ABD`den aldığı ve uzun yıllar kullandığı bir mayın
tarama gemisiymiş. Hizmet dışı kalınca, 2000 yılında, dalış turizminin
geliştirilmesi için Ada`daki Chankanaab
Milli Parkı açığında 24 metrede batırılmış. Bunları duyunca, içimden “darısı
bizim başımıza” dedim. Neyse, dalış
planı yapıldıktan sonra, malzemeleri 250 beygirlik sürat teknemize yükledik. 20
dakikalık yolculuktan sonra dalış noktamıza geldik. Ama ne yolculuktu. Yağmur daha da şiddetlenmiş ve çıkan
rüzgarın etkisiyle deniz iyice kabarmıştı. Deli miyiz ? Bu havada dalışta ne
işimiz var ? demekten kendimizi alamadık.
Kaptan tekneyi, batığın üzerindeki şamandıraya bağladıktan sonra, beş
dakika içinde hazırlanıp kendimizi mavi
sulara bıraktık.. Dalar dalmaz dünyamız da değişti. Yukarıdaki fırtına bir anda
kendini sualtının sessizliğine ve dinginliğine bıraktı. Bu büyülü dünyaya girince kendi kendime “iyi
ki dalıyorum” demekten kendimi alamadım.
C-53 gerçekten güzel bir batık. Beyaz kumun üzerinde düzgün bir
şekilde batırılmış. Geminin etrafında
iki tur attıktan sonra, içine girip tüm
katlarını dolaştık. 30 derece su
sıcaklığında ve 15 litrelik çelik tüplerle 80 dakikaya yakın dip zamanı yaptık. Tekneye çıktığımızda, yağmur da durmuştu.
Yüzey zamanını kıyıdaki küçük bir
balıkçı barınağında geçirdik. İkinci dalış noktamızı Las Palmas Duvarı olarak belirledik. Orta şiddette akıntının
olduğu 20 metrede güzel bir duvar dalışı
oldu.
İlerleyen günlerde Kozumel`de 12 dalış daha yaptık. Bu dalışların hepsi ayrı bir hikaye konusu
olacak kadar güzeldi. Bazılarını kısa kısa anlatayım. Punta Sur
adanın güneyinde açık denizde geçit ve
mağaraları ile tecrübeli dalgıçlar için Kozumel`in olmazsa olmaz
dalış noktalarından birisi. Burada
Şeytan Boğazı (Devil`s Throat) denilen tünele
23 metreden girilip, 42 metreden çıkılıyor. Tersinden dalış
yapılmamasının nedeni, tünelin 23 metredeki ağzının çok dar
olması. Şeytan Boğazından
çıktıktan sonra, yüselirken Katedral
denilen başka bir tünelden geçtik. Bu tünelde haç şeklindeki mercan oluşumu
görülmeye değerdi. Adrenelini yüksek bir diğer dalışımız da adanın Kuzeyindeki
Barracuda ve San Juan resiflerine
oldu. San Juan`da akıntı saate 5 mildi.
Kimse inanmaz diye, fotoğraf makinemi video moduna getirip, akıntının hızını
göstermek için bol bol film çektim.
Dalışın sonuna doğru, akıntı bizi kıyıya
yaklaştırmıştı. Burada yağan
yağmurların etkisiyle, 10 metrede, biri mavi biri yeşil iki farklı su kolonuyla
karşılaşmamız, görülmeye değer bir
manzaraydı. Kozumel`deki diğer dalışlarımızın çoğu akıntı dalışıydı. Hepsinden
büyük keyif aldık. Ancak fotroğraf çekmekte bayağı zorlandık. Bu dalışlarda çoğu zaman grubu kaybetmemek veya ters yönde palet vurup havamızı çabuk
tüketmemek için, bir obje üzerinde
defalarca kare çekmek lüksümüz olmadı.
Fotoğrafların tümünü Canon WP-DC 40 Hosuing`in içindeki Canon S-70 dijital kamera ile çektim. Maalesef harici flaş ve geniş açı lensim
yoktu.
Sualtındaki Yaşam
Kozumel`de sualtı yaşamı oldukça renkli. Dip yapısı farklı. Derine inen duvarların
yanısıra, çoğu dalış noktasında, beyaz kum üzerindeki kaya grupları var. Bunlar
farklı türlerde mercan ve büyük sünger
oluşumlarına ev sahipliği yapmış. Kaya grupları bazı yerlerde geçit ve tüneller
oluşturmuş. Mercan resiflerinin, bilinen renkli ve küçük balıklarını çoğunu
burada görmek mümkün. Ayrıca adaya özgü
olduğu iddia edilen “Splendid Toad Fish” de hepimizin ilgisini çekti.
Dalışlarımızın çoğunda, kaplumbağ,
farklı türlerde vatoz, müren ve
barakudalarla karşılaştık. Ayrıca dalış
hayatımın en büyük orfozlarını (grouper)
da Kozumel`de gördüm. Boyları bir metrenin üzerindeydi. Istakoz ve mercan
örümcekleriyle de hemen hemem her
dalışta karşılaştık. Köpekbalığının ise
ancak silüetini görebildik.